• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi

AV.FETHİ TURFAN'IN YAZISI

 Yüzyıllar boyunca Anadolunun birçok köşelerinde olduğu gibi iş imkanları aramak isteği ile köylü çocukları, büyük şehirlere taşınmışlar ve gidip gelmişlerdir. Bunun gibi Uçhisar ve çevresi halkından da birçok kimseler ata ocağını, ailesini ve çocuklarını bırakarak önceleri İstanbul a gidiyorlardı. Bunun sonucu olarak Anadolu ya kısmende olsa İstanbul dili, İstanbul görenek ve giysileri, eşyaları ve parası geliyordu.

Hatıralarımızı, yokladığımızda bundan 35-40 yıl evvelsi gözlerimizin önüne geliyor. İhtiyaç sebebi ile Uçhisar dışına çıkan delikanlılar için Kâr a gitti, dönüncede Kârdan geldi denilirdi. Bu dönenlere gider bakardık. Sırtlarında ekseriya setre pantolon ve bazen yakıştıramasa da boynunda kravat bulunurdu. Tabi bu saltanat 3-5 gün nihayet bir hafta sürerdi. Sonra yine elbiseler değişir,yine mahalli giyecekler ortaya çıkar, işlere bağ ve bahçe tarla işlerine dalarlardı. Geçici olarak gelinmemişse ve tekrar gidilmiyecekse, artık yavas yavaş İstanbul ve anıları da unutulurdu.
Bu hareketler Cumhuriyetle de devam etmiştir. Aynı gerçekler ve zorunluluklarla, kalabalık aile çocuklarından bazıları, kasaba dışına çıkmaya devam etmiştir. Geçim darlığı çeken kocalar ve oğullar, köydeki işleri kadın ve çocuklara ve diğer yardımcılara bırakarak yine İstanbula ve bu sefer daha çoklukla Ankara ve başka şehirlere giderek kazanç yolu ve para araştırmalarına çıkıyorlardı.

Başlangıçta motorlu vasıtalar yoktu. 20 günde İstanbul ve 5 günde Ankara'ya gelenler olurmuş, sonra kamyonlarla eşya ile beraber toz ve toprak içinde bozuk yollarda yapılan seyehatle, eşya ile birlikte insarlarda 8-l0 saatte Nevşehir den Ankara ya taşındılar.

Nihayet kapalı, kaloriferli otobüsler ve devlet yolu büyük asfalt şose yapıldıktan sonra Nevşehir e gidiş ve dönüş rahat ve konfora kavuştu.

Uçhisar da nüfus artıyordu. Öyle komşular ve aileler hatırlarız. Erkekleri 914 cihan ve 920 bağımsızlık savaşlarında kalmış, ocakları kadınlar ve çocuklar tarafından tüttürülmüştür. Ev ve çalışma gücünü omuzlarına alarak koca ve baba himayesinden idare ve şefkatinden yoksun kalmış kadınlar ve çocuklar;

İş bununla da kalmadı. Çocuklar büyüdü. Evlilik çağına geldiler. Evler bağ ve bahçeler kardeşler arasında bölünmeye başlanarak küçüldü. Böylece gelir ve toprak ürünü de bölündüğünden ve ihtiyaçlar büyüdüğünden geçim sıkıntıları daha büyük şiddetle kendini gösterdi.

 Büyük şehirlerin ve hele Ankara nın gelişme, yaşama ve imkan haberleri köye gelmeye başlıyordu. Çocukların çocukları oluyordu. Bunlardan bir veya bazen birkaçı kazanç ve kar gayesiyle ve zaruret sebebiyle Uçhisarın ve Nevşehir in sınırlarını açtılar.

Bunlardan birçoğu büyük şehirlerde ve Ankara da hatta İstanbul da tutundular. Zamanla çocuklarını ve ailelerini de getirerek başlangıçta geçici şekilde Uçhisarı bıraktılar. Fakat gözleri, kulakları Uçhisarlılar da ve Uçhisar da idi. Gelenlerden aldıkları haberler, mektuplar, eş, dost, komşu, ve akraba havadisleri onları gurbette oyalayan şeylerdi.

Bir taraftan da gidiş dönüş kolaylıkları ve imkanları dolayısıyla sık sık Uçhisar a gidip geliyorlardı. Bakıyorlardı; köy yerinde duruyor, yaşama ve geçim imkanlarında gelişme ve değişme yok. Başka türlü mahrumiyetleri olsa da Ankara’da tutunmaya ve barınmaya karar verenler oldu. Böyle düşünerek hareket edenlerden Ankara da iş, kazanç ve ev sahibi olanlar oldu. Köydeki mallarını devrederek satarak, hatta nüfuslarını da naklederek Ankara ya yerleşiyorlardı. Ankara ya yerleşenlerin bir taraftan çocukları büyüyor. Gelişiyor. Okuyor iş ve meslek sahibi oluyorlardı.

 Bu geçim şartlarının zorlanması ile Ankara ya yerleşenler ara sıra iş de sokakta kahvede ve evlerde birbirlerine rastlıyorlar, dostluk, ilgi ve bağlılıklarını devam ettiriyorlardı. Fakat buna rağmen ve arzu ettikleri halde birbirleri ile sık görüşme ve yakınlaşma imkanı bulamıyorlardı. Bazen birbirlerinden aylarca haber alamadıkları oluyor, birbirlerinin hastalık ve sağlığından haberdar olamamaktan ve ilgilenemediklerinden şikayetleniyorlardı.

İŞTE BU ENDİŞELERLE HAREKET ETMEK İSTEYEN BAZI DUYĞULU VE HEMŞERİ CANLISI, İYİLİK VE İNSALCIL DUYGULARI KUVVETLİ UÇHİSARLILAR, BİR ARAYA GELEREK YAKINLAŞMAYI SAĞLAMAK, BİRBİRLERİNİN ŞAHSİ VE ÖZEL HALLERİNDEN VE DERTLERİNDEN HABERDAR OLARAK BUNLARA ÇARELER ARAMAK İÇİN BİR DERNEK KURMAYI DÜŞÜNDÜLER. İŞTE ŞİMDİLİK PEK VERİMLİ VE HAREKETLİ OLMASA DA UÇHİSARLILARI YAKLAŞTIRMA VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ BÖYLECE ORTAYA ÇIKTI.

Derneğin gayelerinden olan hemşerileri tanıştırma ve yaklaştırma maksadına uygun olarak dernek üyelerinin resimleri ile özel durumlarına ait notları bu albümde toplayarak tetkikinize sunmakla bir görev yaptığımızı düşünüyoruz.

Bu vesile ile Uçhisarlıları saygı ve sevgi ile selamlıyoruz.

                                                          Dernek Yönetim Kurulu Adına
                                                             Avukat M.Fethi TURFAN

                                                                             1969

 

 

 

Kaynak:

Yazı ve Resimler

Uçhisarlıları Yaklaştırma ve Yardımlaşma Derneği

Hemşehriler Albümü-1969

  




Yorumlar - Yorum Yaz